11 Ocak 2011 Salı

Son Günlerde

Aslında biraz uğraşsam insan haklarına kadar vardırabilirim işi ama takatim yok. Hem neşesizim, hem vaktim kısıtlı-ki bu pek şaşılacak bir şey değil- hem de durumdan ötürü biraz öfkeliyim. Hasılı; şirket politikası gereği artık internetimiz kısıtlı, dolayısıyla bloglar, videolar gibi bazı zararlı buldukları yerlere ofisteki her bilgisayardan bağlanamıyoruz artık. Sadece iki bilgisayar tüm internete açık ve ben kaçak kuçak ancak yazabiliyorum.

Bu blog sadece anne – bebek üzerine tasarlanmadı kafamda. Keşke vaktim hep geniş olsa sık sık uzun uzun yazabilsem ama malum hem çalışıp hem bölünmek pek de kolay bir iş değil. Doğrusu benim kotarabildiğim bir iş değil. Demem o ki; kendime ve ilerde okumalarını umut ettiğim iki minik yüreğe yazıyorum burada. Kısaca, tarihe not düşüyorum ve bunu çok seviyorum.

Neler oldu bu sürede, bir yıl bitti ve yeni bir yıl başladı. Yılbaşı seramonilerine bayılırım ben. Babam bankacıydı benim, tayini İskenderun’a çıkmıştı ve ben ilkokula orada başlamış, Bursa’ya ilkokul dördüncü sınıfta gelmiştim.Oturduğumuz sitedeki tek müslüman aile bizdik, yan komşumuz Zarik Teyze’lerdi ve benim en iyi arkadaşım Nadin isimli fransız kökenli bir kızdı. Her yeni yıl öncesi kocaman bir yılbaşı ağacı hazırlarlardı ve o ağaçta çoraplarda bize şekerler olurdu. Ayrıca hediyeler hazırlardı Zarik Teyze bana ve kardeşime. Küçükken o ağacın sihirine çok inanırdım. Bursa’ya geldiğimiz yıl ilk yılbaşında tutturmuştum bende bir yılbaşı ağacı istiyorum diye, bulamamıştık. Ya o yıllarda bu kadar yaygın değildi, ya da var olan ağaçlar aşırı pahalı mıydı bilemiyorum ama babam bir türlü bulamamıştı. Annemin büyük bir çiçeğini yılbaşı ağacına çevirmişliğim meşhurdur. Bu yıl bir ağaç aldık çocuklara. Bir heves bir heves süsledik. Sanırım tek heveslenen ben oldum, benimkiler pek anlayacak yaşta değiller galiba. Sevgili kızım minik hediye paketi şeklindeki yılbaşı ağacının süslerini gerçek hediye paketi sanıp hepsini tek tek açtı. Oğlum da yılbaşı ağacını kale zannedip eline geçirdiği herşeyi ağaca fırlatıp attı. Zavallı ağaç acınası bir halde üç hafta kadar sürüklendi evimizde. Boynu bükük ama vakur: ) Belki seneye daha iyi anlarlar bu yıl anlayacak yaşta değillermiş bunu tecrübe ettik.

Kızımın tuvalet eğitiminde ciddi yol katettik. Artık korkmuyor bez dışına kakayı ve çişi yapmaya. Yumuşak bir geçiş yapıyoruz, henüz tamam olduk demiyorum ama oldukça ilerlediğimiz aşikar. Oğluşun dil gelişiminde farkına varılacak kadar bir ilerleme var ve bu bizi oldukça mutlu ediyor. İletişimimiz artık ıh oh ah memme’den aç kalk otur ver’e geçti. Kulaklarında bir sorun olduğunu düşünmüyorum artık. Geçen aylarda işitme testine götürmeyi teklif edecek kadar endişe yaşamıştım. Zira acaba duymuyor o yüzden mi tepkisiz kalıyor diyordum. Sonradan farkettik ki oğlum işine gelen her şeyi gayet iyi duyuyor. Mesela meme vereyim gel koltuğa oturalım deyince duyuyor, oğlum sakın elindeki bardağı yere fırlatma deyince duymuyor. Acayip uyanık bir adam.

Yazabileceğim en ilginç olay dün evimizde vuku bulan olay sanırım. Kızım saçını kesmiş. Üç kelimeden oluşan bir cümle insanı bu kadar mı etkiler, dün büyük bir şok yaşadık, evet efendim etkiler. Gündüz babaannesi kardeşini uyutmuş, sonra da kızımla kesme yapıştırma yapmaya başlamışlar. Sadece iki dakikalığına tuvalete gitmiş, dödüğünde kızımın kendi odasında olduğunu farketmiş, kapının kapalı olmasından mütevellit bir iş karıştığını anlamış, kapıyı açmasıyla yerde saçları görmesi bir olmuş. Çok şaşırmış, elinden hemen makası alıp kızıma ben hiç kendi saçımı kesiyor muyum, anneni hiç saçlarını keserken gördün mü, ya da baban saçlarını hiç kesiyor mu diye sormuş. Bizim bızdıkta gayet kendinden emin, ama ben merak ettim babiş diye cevap vermiş. Babaanneleri de saçları sadece kuaförler keser demiş, bunun üstüne bizimki tutturmuş beni kuaföre götürün diye. Haftasonu kuaföre gideceğiz. Böyle bir olayı nerede gördü bilmiyorum. Ya da görmeden kendi mi akıl etti acaba. Bütün gece sordum nereden gördün saç kesmeyi kimden duydun diye, aldığım tek cevap merak ettim oluyor. Sanırım meraklı bir kız çocuğu yetiştiriyorum.

Hepsinden ayrıca; bir emzirmeyi kesmeyi düşünme girişimim oldu evlere şenlik. Kesinlikle ayrı bir yazı konusu ama bu da tarihe not düşülsün. İki çocuk annesi bir kadın, oğlunu memeden ayırmaya karar verdi ve vazgeçti kısa bir süre sonra…

Asıl ayrıca; hamile olduğumu düşündüm geçen ay. Test bile yaptım, henüz üç çocuklu olmuyorum lakin dilerim nasip olur. Artık önümüzdeki maçlara bakacağız: )

Foto not : Zavallı yılbaşı ağacı ve minnolar, Özge teyzesinden gelen hediyeden önce.

Foto not’u yazdıktan sonra aklıma geldi, yahu bu yazılmaz mı, Nurturia’ da bir yılbaşı çekilişi yapıldı ve bu çekilişle kızıma pembe bir scooter oğluma da sesli bir kitap geldi, hatta oğluma bir kitap daha ve kızıma bir bornoz, bana da ruj, unutulur mu, unutulmaz tabi. Nasıl mutlu oldu çocuklarım, tarifsiz. Ne desem eksik, Özge, Seda cansınız.

Nurturia’yı çok seviyorum…

Son Not : Yine aklıma geldi, notlardan yazı bitmeyecek olsun : Esra bir kitap yazmış, link de verelim tabi. Biz okumadık zira kitap sadece internetten okunuyor. Evimizde pc yok bunu biz tercih ettik. Yok yok bitemiyor yazı: ) Şimdi şöyle oluyor, kızım altı aylık civarı idi. Bende post partum kol gezerken tekrar gebe kaldığımı öğrenmiş, kafama huniyi takma dönemine girmiştim, karışık duygularımdan. O sıralar bir psikolog ile bile görüşmüştüm. Aslında bunlar da başka bir yazı konusu, notumu alsam ya ben. Ne diyordum; hal böyle olunca internet benim için ciddi kaygı yaratan bir merci olmaya başlamıştı. Kızım İye geçirdiğinde mesela deliler gibi araştırıp doktorculuk oynamış kafamı iyice karıştırmıştım. Baktım olmuyor fazlaca vakit geçirmeye başlamışım pc’nin başında, üstelik çocucğumdan da çalıyorum, konuştık kocamla, karar verdik ve ani bir kararla attık bilgisayarı. Zira çocuklarıma ayıracağım zaman çok kıymetli, onlardan ne olursa olsun çalamam vakit. Neyse uzun lafın kısası, bu kitap sadece internetten okunuyor, basılırsa öyle görecek benim çocuklarım.
 
Kendime not : Daha düzenli ol kızım, böyle konudan konuya atlanır mı hiç!
 

2 yorum:

  1. İça, yemin ediyorum, dün gece "acaba iça ablanın tuvalet meselesini ne yaptı?" diye düşündüm... ama bu işe başladığınızı bile bilmiyordum! Kalp kalbe karşıymış...

    YanıtlaSil
  2. maşallah valla. 2 çocuklu olup da 3'ü hesap eden çok az anne var etrafımda.. ben de çok zorlandığımdan gidip geliyorum bu düşüncede. nasip diyelim :)

    sevgiler..

    YanıtlaSil