11 Mayıs 2011 Çarşamba

Kendine Ait Bir Oda

İçimde fırtınalar kopuyor Bilge öyle böyle değil.
Gel konuşalım o vakit dedim, peki dedi. Anlatmalıyım, taş olsa çatlar.

Oturduk, o iki dakikada nasıl da konuşuyor fısıl fısıl usul usul. Gözleri nemleniyor, ağladı ağlayacak, her öyle olduğunu hissettiğimde dokunmuyorum, kendimden iyi biliyorum çünkü, ne zaman ağladı ağlayacak olsam birisi omzuma dokunsa yağmur gibi akarım o dakika.

Elbette o iki dakikada anlatmadı mevzuyu, evvelini de biliyorum ben. İki aydır birlikte çalışıyoruz Sevil Abla ile. Kendisi iki çocuk annesi benim gibi. Kızı 18'inde oğlu henüz 10. Yeni ayrılmış eşinden, yeni dediğim üç yıl olmuş. Eski eşi eğitimci, yabancı dil öğretmeni. Sevil Abla yönetici asistanı. Bir aşk evliliğiymiş, aşık olmuşlar birbirlerine lakin kocası kıskanç bir mizaca sahipmiş, hem kıskanç hem de bencil. Hiçbir zaman bir aile babası olmamış, küçük oğlunun berbere götürülmesi maça gitmesi gibi erkeksel mevzuları hep Sevil Abla sırtlanmış, beyefendi kendi dünyasını bir türlü aile olduktan sonra ikinci plana atmamış. Günün birinde öyle bir hal almışki bu durum, şöyle anlatıyor Sevil Abla, bir pazar öğlenden sonraydı, yalnızdım kız dershanede oğlan da basketbol kursundaydı, kocamı aradım, ne zaman eve gelceksin diye, yuvarlak bir cevap verince söylesene dedim oğlan kaça gidiyor. Telefonda duraksayınca o dakika karar verdim artık evli kalmak istemediğime.

Sonrası çok hızlı gelişiyor, boşanmak istediğini söylüyor, kocası ciddiye almıyor, bizimki tutuyor bir avukat, hazırlıyor başvuru dileçesini aynı gün evini terkediyor. İşini bırakıyor, hayatını değiştiriyor son derece çirkin bir boşanma süreci başlıyor zira kocası kabullenemiyor, çocuklarını da suçluyor. Uzun lafın kısası Sevil Abla hayatının sınavını bu boşanma süreci ile veriyor.

Geçen hafta bir telefon aldı, arayan arkadaşı, boşandığı ilk zaman evini açmış ona, kadın kadını en iyi anlar misali. Sevil Abla'da sığınmış onun limanına iki gün çocuklarıyla o evde kalmış. Kocası bu sürede orada kaldığını öğrenmiş ve tutmuş gitmiş polise karımı kaçırdılar diye şikayet etmiş. Polis bu şikayeti hallede hallede geçen hafta halletmiş, Sevil Abla'nın arkadaşını karakola ifade almaya çağırmışlar. Kadıncağız korka korka ifade vermiş, eve dönünce de Sevil Abla'yı aramış arkadaşı. İşte bu telefon görüşmesi sonrası biz konuştuk onunla, ağladı ağlayacak...

Dayanamadım, Ah Sevil Abla dedim, hangimizin garantisi var, sanma ki biz kocalarımızın güvenli kollarında son derece rahatız. Kim bilebilir bizim boşanmayacağımızı, kim bilebilir günün birinde senin başına gelenlerin bizim başımıza gelmeyeceğini. Hiç dertlenme, bak kendine yeni bir hayat kurdun, kendi paranı kendin kazanıyorsun, evlatlarını sen büyütüyorsun, lütfen üzülme.

Benim dememi bekliyormuş sanki; Korkuyorum dedi. Gerçekten korkuyorum Bilge. Akşama karakola bende gideceğim ve nasıl bir muamele göreceğimi bilmiyorum, çok yoruldum artık. İnan yalnız kadın olmak çok zor.

Biliyorum Sevil Abla, billahi biliyorum. Sen böyle kaya gibi gözüküp ağladı ağlayacak duruyorsun ya, yaşadığın zorluğu iliklerime kadar hissettim.

Bir kadını güçlü yapan hayatta duruşu ve bir o kadar da kazandığı paradır,
Tek başına yaşamak için,
Ayakta dik durabilmek için.

Uzun lafın kısası;
Bu da buradan, Bursa'dan bir kadın hikayesidir.
Umuyorum ki bundan sonra daha huzurlu bir hayatı olur Sevil Abla'nın.

Ve kendine ait bir odası olsun tüm kadınların,
Bu da dileğim benim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder