Yavrularım,
Çocuk yetiştirmek meselesi insan yetiştirmek meselesi. Esaslı bir mesele. Karnını doyurayım, üstünü örteyim, altını değiştireyim olduğu kadar üzerinde düşünülesi bir mesele.
Neden anne baba olmak istedik biz babanızla; yetiştirelim istedik sizi. Doğrularımızla şekillendirelim, evliliğimize bir hayat gelsin dedik. Oturduk bunun hayalini kurduk. Burnu kime benzer, ellerinin yapısını kimden alır, sinirlenince benim gibi ayaklarını birleştirir zıplar mı yoksa babanız gibi sessizleşir mi bunu düşündük. Hangi mesleği seçer, oyunu hangi partiye atar, hangi takımı tutar acaba diye heyecanlandık. Aşık olursa ne yapar dedik, aşkı yaşar mı ki acaba dedik, umduk. Bir aşk yaşasın evlensin çocukları olsun biz de bunu görebilelim diye iç geçirdik, kalabalık bir sofra kurabilelim dedik, çocularımızla uzun masa sohbetleri edelim diye hayallere daldık. Biz iki yıl içinde toplamda sekiz ayak ettik. Hayret!
Önce kızım geldi dünyaya, nazlı kızım, derin kızım, boncuk kızım, papatya kızım ve bereketli kızım. Seninle anne baba olduk biz yavrum. Öyle kıymetlisin ki.
Ardından oğlum çıkageldi hayatımıza, kendisi gelmeye karar verdi. Kararlı oğlum, kafasına koyduğunu yapan oğlum, akıllı oğlum, benim biricik oğlum. Öyle değerlisin ki.
Biz babanızla çok korktuk çocuklar, hayattan çok korkmaya başladık. Tuhaflaştık, ilişikimiz de hayata bakışımızda evrildi. Sizinle dünya çok daha yaşamaya değer lakin bir o kadar da çok ürkütücü.
Biz babanızla çok cesur olduk çocuklar, sizin güvenliğiniz ve sağlığınız için serinkanlı olmayı öğrendik. Sakin kalabilemeyi başardık, her ikimizinde karakterinde bulununan bazı huylar törpülendi, kendiliğinden, hızlıca.
Canım kızım 3,5 yaşındasın, kararlı oğlum 2,5 yaşındasın, şimdi beni iyice dinleyin. Anne öğüdü vereceğim sizlere. Bunu da buraya yazıyorum ki tarihe not düşülsün, asılı kalmasın havada.
Kendinize karşı saygılı olun, kendini sevmeyen ve saymayan bir insanın ne kendine ne başkalarına hayrı olur. Benim pıncırık kızım, şimdiden göbek önde gidiyorsun, ilerde sakın kilo alırım diye bedenine küsme olur mu? Ruhun hafif olsun, bir iki kilo fazlanın sana hic zararı olmaz. İçin güzelse dışın da güzel olur, duru gibi su gibi. Zaten kendini seven insan bedenine de saygı duyar, korur, kollar. Di mi benim yakışıklı oğlum?
Çevrenize karşı saygılı olun. Ağaçların biz insanlarla birlikte milyonlarca yıldır bu yerkürede yaşadığını aklınızdan çıkarmayın. Onlar sayesinde karnımızın doyduğunu, ağaçların bizden daha uzun yaşadığını, yaşaması gerektiğini unutmayın. Toprak hayattır, toprak can verir, toprağa karşı kendimize olduğumuz kadar özenli olmalıyız. Çoraplarımızı çıkarıp çıplak ayaklarımızla toprağa değdiğimizde ne kadar farklı hisettiğinizi sık sık anımsayın.
Tüm canlılara karşı saygılı olun. Sadece insanların bir düzeni yok dünyada. Gezegenimizi başka varlıklarla da paylaşıyoruz. Ben size öğretmeye çalışıyorum gerçi ama buraya da yazayım; soğuk havalarda kedicikler kara basarken çok zorlanırlar, sevmezler karı. Kar yağdığı zaman bu sebeple ulaşabilecekleri yere su bırakıyoruz, susuz kalmasınlar diye. Bahçemizdeki su kovası bu işe hizmet ediyor yaz mevsiminde de. Çok miskin oluyor bu kedi milleti, su bulmaya bile üşenebiliyorlar, hava da sıcak zaten, ne edelim vermeyelim mi, vermeliyiz çocuklar. Ekmek kırıntılarını da kargalar icin bahçenin alt köşesine bırakıyoruz. Kargaların ceviz diktiğini biliyor muydunuz? Cevizi insan dikerse tutmazmış toprak, kargalar ağızlarıyla taşır bir şekilde toprağı eşeler cevizi dikerlermiş. Yani eğer kargalar olmazsa cevizler de olmaz. Ne kadar ilginç bir düzen öyle değil mi?
Paraya çok değer vermeyin. Bir kağıt parçası deyin, hayatınızı esir etmenize izin vermeyin. Ne kadar kazandığınızdan çok, nasıl kazandığınıza dikkat edin. Bir başkasının hakkını yemeyin, boş boş oturup başkaları üzerinden geçinmeyin. Kızım sakın koca parası yeme olur mu? Oğlum, aman oğlum, patron olma oğlum, zalim olma oğlum, zulum yapma oğlum. Çalışkan olun çocuklar, sabahları gidecek ve tüm gün severek yapacağınız bir işiniz olsun. Paranızı kazanınca ellerinizi kollarınızı doldurup eve gelmenin huzurunu yaşayın. Üretmek tüketmekten daha heyecanlı olsun hayatınızda.
Elitist olmayın; paraya rahata konfora çok çabuk alışılır. Hiç alışmayın. Apolitik olmayın. Uçağa hayatları boyunca hiç binemeyecek olan milyonlarca insan olduğu gelsin aklınıza, businnes sınıf bilet reklamlarını izlerken. Üzerinize bir elbise alırken o elbisenin çocuk işçiler tarafından uzak bir ülkede yapılıp yapılmadığını düşünecek kadar bilinçli olun. Markette alışveriş yaparken orada çalışanların tüm gün günışığını görmediğini aklınıza getirin ve alışveriş sonrası kibarca kolay gelsin demeyi ihmal etmeyin. On çift ayakkabı alacak kadar görgüsüz olmayın. Beş çift güneş gözlüğünüz olmasın. Paranızın bir kısmını ihtiyacı olan bir başkası için ayırmayı alışkanlık edinin. Paylaşın, paylaşamanın huzurunu doyasıya yaşayın.
Ömrünüzü zenginlik içinde geçirin. Farklılıklara vakıf olun. Dünyada sadece türkler yaşamıyor, çinliler de var, yahudiler de var, sosyalistler de var, zenciler de var, eskimolar da var, liberaller de var, boşnaklar da var, brezilyalılar da var, budistler de var, lezbiyenler de var, ateistler de var. Hepimiz önce insan evladıyız, sonra yemek yiyoruz, tuvalete gidiyoruz, osuruyoruz, gülüyoruz, uyuyoruz. Herbirimizin şartları çok farklı. Mesela siz Türkiye’de bir hastanede doğdunuz. Moğalistanda dağlık bir bölgede, bir köy evinde doğmadığınız için; diş fırçanız var ve dişlerinizi fırçalayabiliyorsunuz. Kader bu demek çocuklar. Önce insanz, önce insanız, önce insanız. Sonra türk, sonra müslüman, sonra sosyallist ya da hangi kimliği ilerde öne çıkarırsanız. Hnagi kimliği seçer hangisine kendinizi yakın hissederseniz hissedin farklılıklara her zaman saygı gösterin, özen gösterin. Kimseyi inancından, ırkından, teninin renginden, cinsel terchinden, kazandıgı paradan, doğduğu yaşadığı yerden ötürü sakın ama sakın yargılamayın, ötekileştirmeyin.
Çok kitap okuyun, çok okuyun, benden daha çok okuyun. Çok film izleyin, çok yer gezin, müzik hayatınızın orta yerinde hep fon olsun, dans edin, sanatla iç içe olun, sergi dolaşın, müze gezin, keyifle yaşayın. Yaşayalım, insan olmanın keyfini bolca çıkaralım, kediler nasıl miskinliğin keyfini çıkarıyorlarsa biz de kedi millletine inat bol bol kitap okuyalım. Okumak bir serüven, yolculuk. Okuyarak geçmişi, geleceği, gidilebilecek yerleri, kültürleri, hiç yaşamadığımız duyguları tecrübe edebiliyoruz çocuklar. Ne kadar hayranlık verici düşünsenize. Sizi kitaparlımı sevdiğim gibi çok seviyoru-z-m.
Hayatınızda aşk olsun. Aşk daim olsun. Sevgiliniz olsun, yüreğiniz pır pır etsin, aklınız aşkınızda olsun. Aşk enerji versin yaşamınıza, gözlerinizi parlarken göreyim ben. Arkadaşlarınız olsun, hatta dostlarınız. Arkadaş için çiğ tavuk bile yenir derler ya, yeyin çocuklar. Arkadaşlıklarınıza değer verin, önemseyin.
Tüm bu öğütlerimi gerçekleştirebilmeniz benim en büyük dileğim. Bunun için size örnek olmaya özen gösteriyorum. Elimden geleni yapmaya gayret ediyorum. Benim güzel ülkemde, ülkeyi yönetmek için seçimler oldu, oyumu verdiğim parti kazanamadı. Oy vermediğim bir parti kazandı. Üzüldüm, öfkelendim de. Ama inancımdan ve doğru bildiğimden vazgeçmedim. Bazı arkadaşlarım öyle karaları bağladılar ki hayret ediyorum anlayamıyorum. Bu ülkede yaşadığı için utandığını söyleyen, aptal olduğumuzu düşünen, cahil olduğumuza neredeyse ikna olan, hayıflanan. Çocuklar ben böyle değilim. Hayıflanacak bir şey yok, karalar bağlayacak bir durum da yok.
Çok çalışmamız lazım, daha fazla. Az laf, çok iş.
Hadi bismillah.
Bu yazıya şapka çıkarıyorum. Harika bir mektup. Çocukların ve eşin, ailen seninle ne kadar gurur duysa azdır. Yüreğine sağlık.
YanıtlaSilNe güzel yazmışsın İça'm.. Her anne gibi korkuların korkularım, dileklerin dileklerimdir.. İnsan evladı yetiştirmek zor zanaat.. Hep en iyileri ile karşılaşmaları, en doğru seçimleri yapmaları, pişmanlık yaşamamaları, kıymet bilmeleri, kolay mutlu olmaları dileğiyle..
YanıtlaSilNefis bir yazı olmuş. Ben de kızıma ve oğluma okuyacağım izninle ilerde. Yüreğine, eline sağlık.
YanıtlaSilBu mektubu bütün cocuklar okuyabilse keske
YanıtlaSil